Kötü huylu yumuşak doku tümörü olan hasta ele gelen kitle şikayeti ile başvurur. Hastanın yaşına göre gelişebilecek tümörler farklıdır. Yaşlılık döneminde liposarkom, gençlik döneminde sinovyal sarkom, çocukluk döneminde rabdomyosarkom daha sık görülür. Tümörün büyüme süresi önemlidir. Haftalar ve aylar içerisinde büyümüş ise kötü huylu yumuşak doku tümörleri akla gelmelidir.
Kötü huylu yumuşak doku tümörleri, iyi huylu yumuşak doku tümörleri ile karışabildiğinden tanıda gecikmeler olabilmektedir. Kitlenin derin yerleşimi, ağrı mevcudiyeti, büyümeye meyilli ve mandalinadan (çapı 5 cm) büyük olması kötü huylu bir tümör olabileceğini düşündürmelidir. Metastazlar (yayılma) sıklıkla kan yolu ile akciğere olur. Bazı tümörlerde bölgesel lenf bezleri de tutulur. İyi huylu tümörlerde sadece cerrahi olarak çıkartılma yeterli olabilirken kötü huylu tümörlerde kemoterapi ve/veya radyoterapiyi de ilave etmek gerekebilir.
Düz grafide tümöre özgü görüntü yoktur. Tümör içinde kalsifikasyon var ise o görülebilir. Ayrıca komşu kemikte değişiklikler olup olmadığı araştırılmalıdır. Alınan akciğer düz grafisi ile akciğer metastazı (yayılımı) değerlendirilebilir.
Ultrasonografi (USG), kitlenin yerleşimi, boyutları, solid ya da kistik olup olmadığı konusunda fikir verebilir.
Kontrastlı manyetik rezonans görüntüleme (MRI) yumuşak tümörlerinde çok değerlidir. Kitlenin boyutları, yerleşimi, diğer dokularla ilişkisi, yapısının homojen olup olmadığı konusunda en iyi bilgileri almak mümkündür. Lenf bezi tutulumu olup olmadığını da gösterir. Kemoterapi ve radyoterapi uygulandıktan sonra tedavinin etkinliği alınacak MRI görüntülemelerle değerlendirilir.
Sonuç olarak yumuşak doku tümörlerinde MRI görüntüleme vazgeçilmez bir metottur.
Akciğer yayılımı olup olmadığı bilgisayarlı tomografi ile değerlendirilir.
PET tümörün biyolojik aktivitesi, mikro yayılım ve kemoterapi/radyoterapi etkinliğinin değerlendirilmesinde kullanılır.
Radyolojik görüntüleme metotları ile ön tanılar konmaktadır. Kesin tanı için biyopsi yapılmalıdır.
Daha önce malign fibröz histiositom olarak bilinen indiferansiye sarkom en sık görülen kötü huylu yumuşak doku tümörüdür. Hastalar 5 cm’den büyük ağrısız kitle ile başvururlar. En sık uyluk çevresinde ve periton arkasında (karın arka duvarı) görülür. Tedavi cerrahi olarak çıkartılmasıdır. Cerrahi tedavide yeteri kadar geniş çıkarılamayan hastalarda radyoterapi uygulanır.
Liposarkom ikinci en sık karşılaşılan yumuşak doku sarkomudur. 50 yaşın üzerindeki hastada, derin yerleşimli ağrısız kitle mevcudiyetinde liposarkom öncelikle akla gelmelidir. Yağ dokusunun kötü huylu tümörü olan liposarkomun değişik alt tipleri mevcuttur, özellikle pleomorfik tipi agresif seyir gösterir. Tedavisi geniş cerrahi sınırla radyoterapi uygulanmasıdır. Metastazı en sık akciğere olur. Miksoid tip retroperitoneal yerleşim gösterebildiğinden toraks, batın ve pelvis BT ile değerlendirilmelidir.
Sinovyal sarkom tüm yumuşak doku sarkomlarının %10’unu oluşturur. En sık 15-35 yaş aralığında rastlanır. Derin yerleşimlidir, sıklıkla alt ekstremitede görülür. %20 oranında lenfatik yolla metastaz yapar. Tanı esnasında olguların %75’inde metastaz (başka bölgelere yayılma) görülebilir. Tedavisi geniş cerrahi olarak çıkartılmasıdır. Cerrahi girişime kemoterapi ve/veya radyoterapi ilave edilebilir. Yayılımın %75’i akciğere olmaktadır. Tümör çapı mandalinadan (5 cm) büyük olgularda hastalığın seyri kötüdür.
Rabdomiyosarkom, 20 yaşından önce en sık görülen yumuşak doku sarkomudur. Adaleden kaynaklanan bu tümörün embriyonel, alveoler, pleomorfik ve mikst tipleri vardır. Rabdomyosarkomun embriyonel tipi 15 yaşın altında, alveoler tipi 10-25 yaş aralığında, pleomorfik tipi ise yetişkin yaşlarda görülür. Rabdomyosarkom, sıklıkla baş-boyun ve ekstremitelerde yerleşir. Tedavisi geniş cerrahi olarak çıkartılması ve kemoterapi ve/veya radyoterapinin ilave edilmesidir. Sıklıkla akciğere yayılım gösterir. 5 yıllık yaşam beklentisi %65 civarındadır.
Kaliteli bir yaşam için sağlığınızı ihmal etmeyin.